YÖRÜK ALİ EFE
( 1895 – 1951 )
Yörük Ali Efe 1895 yılında, Aydın İli Sultanhisar İlçesi Kavaklı Köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Sarıtekeli aşiretinden İbrahim oğlu Apti, annesi yine yörüklerin Atmaca aşiretinden Fatma’dır.
Birinci Dünya savaşı sırasında askere alınmış, cepheye gönderilmek üzere iken, İzmir’deki birliğinden kaçarak köyüne geri dönmüştür. *
Alanya’lı Molla Ahmet çetesine katılarak bir süre eşkiyalık yapan Yörük Ali, Kısa zamanda Efe’nin ve tüm zeybeklerin güven ve sevgisini kazanarak gurupta ikinci adam konumuna yükseldi.
Alanyalı Molla Ahmet Efe’nin Bozdoğan Kavaklıdere baskınında ölmesi üzerine Yörük Ali Efe, gurubun başına geçti. Dört yıldan fazla dağlarda dolaştı. Bu süre içinde daima ezilenin mağdur edilenin, güçsüzün yanında oldu. Haklı olarak halk tarafından sevildi, itibar ve destek gördü.
Mondros mütarekesinden sonra bağışlanarak yüze inen Yörük Ali köyüne yerleşti . Bu sırada düşman İzmir’i,(15.05.1919) ardından Aydın (28.05.1919) ve Nazilli’yi (04.06.1919) işgal etmişti.İşgale karşı milli bir güç meydana getirilmesi kararlaştırıldı.57.Tümen Komutanı Miralay Şefik Bey’le görüşen ve ondan her türlü yardımın yapılacağına söz alan .Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe ve bazı arkadaşları, Aydın İli’nin Çine ilçesi Yağcılar köyünde toplanarak, Sultanhisar ilçesine iki kilometre uzaklıkta Malgaç demiryolu köprüsü yanındaki güçlü ve tam teçhizatlı düşman karakoluna baskın yaptılar. (16.06.1919). karakol tümüyle imha edildi.Bu baskın, Kuva-yı Milliye’nin Yunan işgaline karşı kazandığı ilk askeri başarıdır.Bu başarıdan sonra Yörük Ali Efe, Menderes cephesi Kuva-yı Milliye kumandanlığına getirildi.
Yörük Ali Efe Kurtuluş Savaşından sonra İzmir - Buca'da yaşadı, 1926 senesinde, şanssız bir tramvay kazasında bacaklarını kaybetti.1928 senesinde, Kurtuluş Savaşında bir süre karargahı olan Yenipazar’a taşındı. Tedavi için gittiği Bursa’da 21.Eylül.1951 tarihinde vefat etti.
Yörük Ali Efe vasiyetinde Yenipazar’da gömülmeyi istedi. Ayrıca "Halkı iyidir, toprağı sever, toprağı seven insan sever. Ben orada rahat ederim” dedi. İlk mezarı Yenipazar İlçesinin Muslu Kuyu mezarlığıdır. Yörük Ali Efe'ye ait ev 1980'li yıllarda çıkan bir yangınla tamamen yanmış, yangından sonra bina ve bahçesi kaderine terkedilmiştir.
1995 yılında Aydın İl Kültür Müdürü Özgen Karaca Başkanlığındaki Aydın Valiliği Kültür Komisyonu,Efe'nin evinin restore edilip, Müze Ev olarak yeniden yaşama geçirilmesini ve gelecek kuşaklara aktarılmasını önermiştir. Bu öneri Kültür Bakanlığınca uygun bulunarak Yörük Ali Efe’nin evi müze haline getirilmiştir.
Merhum Yörük Ali Efe’nin mezarı, Bakanlar Kurulu’nun 29.08.2000 tarih ve 2000/1252 sayılı kararları ile18 Ekim 2000 tarihinde Müze Bahçesine nakledilmiştir.Yörük Ali Efe Evi Müzesi 8 Haziran 2001’de hizmete açılmıştır. Kuva-yı Milliye’nin bu değerli komutanı TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Aydın Belediyesi’nce 1998 yılında Aydın’da bir de heykeli dikilmiştir.
Yörük Ali Efenin Mezarı Yörük Ali Efe ve Arkadaşları - 1950
Şu Dalama'dan geçtin mi,
Soğuk da sular içtin mi
Efelerin içinde
Yörük Ali'yi seçtin mi?
Hey gidinin efesi efesi
Efelerin efesi
Şu Dalama'nın çeşmesi
Ne hoş olur içmesi
Yörük Ali'yi sorarsan
Efelerin seçmesi
Hey gidinin efesi efesi
Efelerin efesi
Cepkenimin kolları
Parıldıyor pulları
Yörük de Ali geliyor
Açıl Aydın yolları
Hey gidinin efesi efesi
Efelerin efesi
----------------------------------------------
Ağustos 1926 tarihli İzmir-Hizmet gazetesi küpürü : “Feci bir kaza neticesinde bir ayağını kaybeden ve diğer ayağı da fena halde çiğnenmiş olan mücahit Yörük Ali Efe baygın bir halde Fransız hastanesinde yatmaktadır. Malum olduğu üzere Efe’nin sol ayağı doktorlar tarafından kesilmişti. Yaralı olan sağ ayağının kangren olması hasebiyle bunun da kesilmesi lazım gelmektedir. Bu hususta birçok operatörler uzun konsültasyonlar yapmış ve nihayet kesilmesinde karar kılmışlardır. Dün bu ayak da kesilecekti. Efe’ye öteki ayağının da kesileceği haber verildiği zaman fena halde müessir olmuş ve ayaklarına bakarak ağlamaya başlamıştır. Zevcini(eşini) hastanede görmeye gelen Milli Efe’nin refikası(eşi) hastanede bayılmış ve bilahare kendine gelmiştir. Doktorların kanaatine göre Milli Efe’nin hayatı tehlikededir.”
* M.Erdoğan GÜRDAL,Kurtuluş Savaşı Destanı,İst.2004,Kültür Hizmetleri Yayınları.
** Derleyen : Muzaffer Sarısözen