Karaağaçlı Atçalı Efe
“Takriben 1860 yıllarında Karaağaç Köyü halkına etrafta dolaşan Küçükdon namında yakıcı bir yörük eşkiyası musallat olur. Eşkıya son derece edepsiz ve cengaver bir adamdır.
Köylü, Küçükdon eşkıyasından şu bizar olup acze düşerler. Ancak köyde ikamet eden Aydın taraflarından ve Atça kasabasından geldiği anlaşılan Mehmet Efe isminde bir yiğit, eşkıya ile tek başına mücadele ederek köylülerini korumaktadır. Yıllar bu şekilde geçer. Mehmet Efe, eşkıyayı oldukça sindirmiş olduğundan köylünün de sevgisini ve saygısını kazanmıştır.
Günlerden bir gün Karaağaç Köyü ile Gömeç arasındaki eski yolun başlangıç yerinde ve eski Emin-zade fabrikasının bulunduğu yerde ve derenin kenarında, Atçalı Mehmet Efe sırtından yamçısını çıkarıp yere yayar ve ikindi namazına durur. O sıra oradan geçmekte olan Küçükdon eşkıyası ve maiyetindeki zorbalar efeyi namaz kılarken görürler. Tam aradıkları fırsat zuhur etmiştir. Hemen etrafı sarılır. Efe durumu anlamış olmasına rağmen eda etmekte olduğu namazına tam vecd ve teslimiyetle ve huşu ile devam eder. Etrafla hiç ilgilenmez. Eşkıya namazın bitmesini beklemektedir. O sırada eşkıya içinden birisi; "yahu arkadaşlar biz şu kadar adamız, efe tek başına ve namazda huzuru ilahide. Kısa bir zaman sonra öleceğini bildiği halde, bize aldırdığı yok. Bu kadar yiğit adama kıyılmaz" der. Bu sözler çetenin umumi kabulüne mahsar olur. Allah korkusu ve yiğitliğe saygı ağır basar ve eşkıya hemen orasını tek eder.
Aradan zaman geçer, birgün her nasılsa Karaağaç köyü içinde Efe ile eşkıya Küçükdon karılaşırlar.Bugünkü köy meydanın olduğu yerde 1940 yılında yanan Ali Ağa'nın kahvesi vardır. İki katlı bir bina idi. Binanın alt katında ve cadde üzerinde dükkanlar vardı. Bunlardan biri olan berber dükkanında eşkıya, efe ile kapışırlar. Kavganın hercümerci içinde kimse efenin yardımına koşamaz. Örf ve usul gereğince zeybek kavgaların bıçağın tersi ile vurulmak şart olduğu halde, Efe nin darbelerinden fena halde sıkışan eşkıya, bıçağının yüzünü çevirmeye başlar. Efe hasmına, "ülen ananın oyununa kaçma. Erkek gibi, adam gibi benim ile dövüş" diye ihtar eder. Bu sırada efe nin hakkından gelemeyeceğini anlayan eşkıya, bu defa silahlığının içinde taşıdığı "kubur" tabir olunan tabancaya davranır. Ancak Atçalı Efe daha evvel ve çevik bir hareketle aynı işi yapar ve eşkıyayı ağır surette yaralar. Yaralı eşkıya kavga yerini köyü güçlükle terk eder. Bugünkü şehitler abidesinin bulunduğu tepeye ulaşır. Yıkılır, ölür. Köyün halkı, yaralıdır, bize zarar verir zanlı ile 3 gün yanına sokulamazlar. Bilahare işin aslı anlaşılır ve cesedi defnedilir.
Atçalı Mehmet Efe nin nesli köyde yaşamakta olduğu gibi, kabri de köy mezarlığının karşısındaki küçük mezarlıkta yola yakın yerde olup, 1962 senesinde gidip kabir kitabesini akrabasından Emin efendi ismindeki zat ile okumuştuk. Kitabe gayet güzel talik yazı ile yazılmış olup aynen şöyledir.
"Aydın Sancağı'nın Atça kasabasından olup nice zaman Osmanlılıkta keşti güzar olup nice kut'a-i tarikin ırkını gark eden erbabı secaat ve ehil Mehmet Ağa nın ruhuna fatiha" denmektedir.
Keşdi güzar Osmanlıca ya girmiş Farsça bir kelime olup, keş den, güzeşten, mastarlarından birleşik kelime, manası; "gezip dolaşır olmak". Kut'a-i tarik "yol kesici eşkıya" demek olup ruhu şad olsun.” (1)
İnceleme ve Araştırma Raporu :
1- Yukarıdaki mektuptan yola çıkılarak, mezar taşını tekrar bulmak ve bu köyde akrabalarımın olup,olmadığını araştırmak için ,Gömeç ilçesi Karaağaç mahallesine gidildi.
2-Mezar taşı, tarafımdan ve Edremit Anadolu Lisesi Din Kült.ve Ahlak bilgisi Öğretmeni ve Osmanlıca Kurs hocası Ahmet Kutlu Oral’ın desteği ile 55 yıl sonra 23.10.2017 tarihinde yerinde yeniden bulunup, incelenerek okunmuş ve fotoğraflanmıştır.
3- Mezar taşı kitabesini ilk okuyan Emin Efendi isimli şahısın,mezar taşında bazı okuma hataları olduğu görülmüştür.(” Mehmet Ağa” değil “Muhammet Ağa” “nice eşkıya keştü küzar” ve ölüm tarihi gibi.)
4-Yaşlı köylülerin yardımı ile efenin köyde yaşayan neslinin olup olmadığını soruşturuldu.Efenin soyundan gelenlere “ Atçalılar “ lakabı ile bilindiğini, 1934 yılından sonra da “Efetekin” soyadını aldığını öğrendik.
5- Efenin soyundan gelen 2. Kuşak Mustafa EFETEKİN ‘nin vefat etmesi sebebiyle kızının torunu olan Ahmet Yavuz ile görüşülebilmiştir.
6-Yukarıdaki mektupta anlatılan hikaye,köylülerce doğrulanmıştır.Ancak ,mektupta belirtilmeyen ,Mehmet Efenin Karaağaç köyüne geliş sebebinin ; Aydın vilayetinde suç işlediğinden ,Karasi vilayetine kaçtığı söylenmektedir.
Ahmet Kutlu ORAL 23.10.2017 Kenan KIVRAK
İmza İmza
MEZAR KİTABESİ :
“ Ah mine’l mevt.
Aydın sancağının Atça nahiyesinden olub,nice zaman Osmanlılıkda keşt-i küzar idüb,
nice eşkıya kuta-i tarikin ırkını kat’iden erbab-ı şecaat ve ehl-i salahdan Muhammed
Ağanın ruhiçün el Fatiha .Sene . 1287 fi. 12 Recep “ (Miladi 8 Ekim 1870 )
Günümüz Türkçesi:
Ah ölüm.
Aydın sancağının Atça nahiyesinden olup,uzun zaman Osmanlıda gezip dolaşan yol kesici eşkıyanın kökünü kazıyan ve namuslu,dürüst Muhammed (Mehmet) ağanın ruhu için Fatiha. Yıl . (Hicri. 12 Recep 1287) 8 Ekim 1870 Cumartesi. (2)
---------------------------------------------------------------------------------
(1) Ahmet oğlu, Edremit - 1929 doğumlu ,Ali Nihat Selçuk'un 28 Eylül 2000 tarihli mektubundan alınan bilgiler. Zekeriya Özdemir ,Adramyttion’dan Efeler Toprağı Edremit’e s 244 ,Buluş Tasarım ve Matbaacılık Hiz., Ankara - 2009 (2) Mezar kitabesindeki "Muhammet" ismi, İslam inancına göre peygambere saygı adına halk arasında "Mehmet" olarak söylenir.
Mezar taşını bulduğumuzda yarı gömülü idi. Alt kısmı topraktan çıkartılarak,temizlendi.