Bugüne kadar bu topraklar nice medeniyetlerin beşiği olmuş nice milletleri sinesinde yaşatmıştır. Batı Anadolu kıyılarına yerleşen ( Büyük Menderes ile Gediz Nehirleri arasında) İyonyalılar. MÖ.2000 yıllarında bu topraklara yerleşmişler,uzun süre Hititlere tabi olmuşlardır.
İyonlar zamanla Yunanistan’dan gelen göçmenlerle karışarak Yunanlılaşmışlardır. İşte bu tarih süreci içinde meydana gelen antik kentlerden; batısında NYSSA (Nisa-Sultanhisar),doğusunda MASTAURA (Mastavra-Bozyurt/Nazilli) güneyinde ORTHASİA ( Ortasi-Yenipazar ) ile çevrili olan bu yerlerde bir yerleşme merkezinin olduğu yapılan incelemeler ve bulunan antik taşlar bu iddiayı doğrulamaktadır. Zamanla Lidyalı’ların, Perslerin ve Romalıların yıllarca istilalarına sahne olmuş bu topraklardan geriye birkaç parça antik taş kalmıştır.(1)
SÜTUNLAR
Bucak Merkezinde Olanlar:
Muhtelif yerlere dağılmış 12 adet,
Belediye avlusunda 2 küçük Sütun.
Bucak Merkezi Dışında Olanlar:
Diğme mezarlığında 2 adet.
Hasırcı mezarlığında 3 adet.
Çomaklı Çeşmesi yanında 1 adet olmak üzere toplam 20 adettir.
- SÜTUN BAŞLIKLARI VE KABARTMALAR -
Atça'nın mahallelerine dağılmış,bilhassa köşe başlarında bulunan ve ortası sonradan oyularak Muharrem ayında aşure yapmak için kullanılan "Dibekler" bulunmaktadır. Aslında bunlar birer sütun başlıklarıdır. Tespit edebildiğimiz 8 adet sütun başlığı bulunmaktadır. Dor ya da İyon nizamı yapılarda kullanılmış olan bu başlıkların motifleri enginar veya asma yaprağı kompozisyonlarındadır.
Diğer parçalarının bulunamamış olması bir saçak süslemesi de (Firiz) olabileceğini akla getirmektedir.Atça dışındaki bölgelerde de antik taşlara rastlanmaktadır. Diğme kuyusu ahırı bir lahit kapağıdır. Soğukkuyu mevkiindeki lahit kapağında nereden getirildiği bilinmemektedir. Ayrıca Atça belediyesinin içme suyu getirme çalışmaları kazılarında bulunan "PAN" heykeli şimdi Aydın Arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
Bunlardan başka 2 sütun kaidesi ile Hasırcı mezarlığından çıkartılan bir saçaklık ve bir saçak süslemesi bulunmaktadır. Saçak süslemeleri "öküz başı" kabartmalıdır. Antik çağın en güzel motiflerini yansıtan duvar süslemeciliği bugün iki ayrı motif halinde bir evin duvarını süslemektedir.
Atatürk İlkokulunda korunan insan motifli bir kabartma bulunmaktadır. Çocuk kabartması olan bu taşın, bir lahit (mezar) parçası olması mümkündür.
YAZILI TAŞLAR :
Belediye Avlusunda(Hasırcı Mezarlığından getirilmiştir.):Kaide Taş
(Grekçe-Eski Yunanca)
Kuyu Başındaki Bir Ahırda : (Çakırali Mevkiinde) Lahit kapağı
(Grekçe-Eski Yunanca)
TANRI PAN
Dağlık Arkadia da küçük baş hayvanların çobanların tanrısı. Keçi ayaklı "PAN", Hermes'in oğludur.Tanrıların çoğu insan kılığında değil de hayvan kılığında düşünüldüğü ilk zamanlarda Pan da keçi kafalıydı. Sonradan bu keçi kafasından sadece boynuzlar ve sakal alıkonularak,yüzü insan yüzü oldu.
Pan, çoban kavalını sever, azgın tekeler gibi güzel Nymphaların peşine düşerdi. İnsanların, hayvanların uyuduğu kızgın sessiz yaz öğlelerinde birden bire beklenmedik gürültüler koparır, dört bir yana "panik" korkular saçardı. Marathon Savaşı gecesi Persleri bu şekilde paniğe uğrattığı için Atinalılar savaştan sonra Tanrı Pan'a Arkapolis eteğinde bir tapınak yaptılar.
Pan sözü Yunanca'da "bütün" anlamına geldiğinden mistikler sonraları Pan'ı her şey yapabilir bir Tanrı payesine çıkardılar.
Plutarkhos, Korfu'nun güneyinde sefer eden bir gemideki gemicilerin, Poksos Adası'ndan gelen bir ses duyduklarını anlatır. Gemi dümencisinin adını söyleyen bu ses, dümenciye "Ulu Pan öldü." Haberini vermiş, dümenci aldığı bu haberi emredilen yerde kayalara doğru seslenince, karadan korkunç bir inilti,bir feryat duyulmuş. Pan'ın ölümünden dolayı tabiat yas tutmaya başlamış. Bu olay imparator Tiberus ( M.S.14-37 ) yıllarında olmuştur. Latin mitologyasında Pan'ın yerini Tanrı Faunus tutar.(2)
PAN HEYKELİ
Keçi boynuzlu, keçi kuyruklu bir heykelidir Pan. Çıplaktır.Omuzlarından başlayıp göğüs üzerinde bağlanan ve sol kalçaya dek inen bir keçi postu vardır.
Heykel: Baş,gövde,bacak ve kollara ait dört parçadan oluşmuştur.Kolları ve dizden aşağı kısmı yoktur. Baş, boyundan kırılarak gövdeden ayrılmıştır. Saçları iri dalgalar şeklinde barok bir görünümde işlenmiştir.
Başın arka yüzündeki saçlarda basit bir işleme görülür. Saçların üzerinde ince bir bant yer alır. Alnının üstünde iki tane küçük keçi boynuzu vardır. Alnında ve boynunda keçi tüyleri görülmektedir. Göz bebekleri işlenmemiştir. Satir burnu gibi yassı bir burnu vardır. Aralık duran dudakları arasında dişleri görünmektedir ki; bunlar tek tek belirtilmiştir.
Heykelin kulaklarının üstü sivri bir şekilde bitmektedir. Baş sağa dönüktür. Kollar omuzdan itibaren kırıktır. Göğüs ve karın adaleleri belirtilmiştir. Sol bacağı kasığının hemen altından kırılmıştır. Sol bacak düz, sağ bacak ise dizden hafifçe bükülerek öne doğru atılmıştır. Sağ bacak üzerinde görülen keçi tüylerinden,heykelin dizlerden aşağısının keçi ayağı şeklinde olduğu anlaşılmaktadır.(3)
Yapıldığı madde : Kristalli beyaz mermer.
Bulunduğu yer : Atça-Yağdere Köyü ,Cenk Avlusu bölgesinde, su yolu kazısı sırasın da çıkarılmıştır.
Bulunduğu tarih : 23.09.l975
Boyu : 112 cm.
Eni : 41 cm.
Baş yüksekliği : 25 cm.
Yapıldığı dönem : Genç Helenistik ve Erken Roma Sanatı.(Yaklaşık M.Ö.200-M.S.150)
-----------------------------------------------
1- Yılmaz ÖZTUNA,Türkiye Tarihi, C.1, S.33
2-Arza ERHAT,Mitoloji Sözlüğü. Sayfa: 299-300
3-Özgen KARACA, Aydın Arkeoloji Müzesi Müdürü. Müze Envanter No : l805 S.102